Özgeçmiş

Prof. Dr.
Rahim Acar
1966’da Karaman’da doğdu. Lisans eğitimini 1989 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde bitirdi. Aynı üniversitede başladığı yüksek lisans çalışmalarını Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde, Doç. Dr. Bekir Karlığa’nın danışmanlığında “Molla Sadra’nın Bilgi Anlayışı” isimli teziyle tamamladı. 2002 yılında, Harvard Üniversitesinde Dr. Robert Wiskonvsky danışmanlığında hazırladığı “Creation: a Comparative Study between Avicenna’s and Aquinas’ 1966’da Karaman’da doğdu. Lisans eğitimini 1989 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde bitirdi. Aynı üniversitede başladığı yüksek lisans çalışmalarını Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde, Doç. Dr. Bekir Karlığa’nın danışmanlığında “Molla Sadra’nın Bilgi Anlayışı” isimli teziyle tamamladı. 2002 yılında, Harvard Üniversitesinde Dr. Robert Wiskonvsky danışmanlığında hazırladığı “Creation: a Comparative Study between Avicenna’s and Aquinas’ Positions” isimli çalışmasıyla doktora eğitimini tamamladı. 2008 yılında doçent, 2013 yılında profesör olan Rahim Acar, halihazırda Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Din Felsefesi Ana Bilim Dalında çalışmalarına devam etmektedir.
Kitaplar:
- Talking about God and Talkingabout Creation: Avicenna’s and Thomas Aquinas’ Positions, Leiden & Boston: Brill, 2005
- Dini Çoğulculuk: İdealler ve Gerçekler, Elis Yayınları, 2007
- “İbn Sina’ya Göre Metafizikte Teolojinin Yeri,” Uluslararası İbn Sina Sempozyumu: Bildiriler II, Ed. M. Mazak ve N. Özkaya, İBB Kültür A.Ş., 2009
- Türkiye’de Din Felsefesi, Elis Yayınları, 2019
- Din Felsefesinin Ana Konuları (5 Cilt) editör, Küre Yayınları, 2023
Çeviriler:
- Akıl ve İnanç, Michael Peterson, William Hasker, Bruce Reichenbach, David Basinger, , Küre Yayınları, 2006
- Din Felsefesi, Michael Peterson, William Hasker, Bruce Reichenbach, David Basinger, Küre Yayınları, 2013
- İslam’da Dini Düşüncenin Yeniden İnşâsı, Muhammed İkbal, Timaş Yayınları, 2019
Rahim Acar’ın Geleceğin Akademisyenlerini Arıyoruz Projesindeki Programları:
- 2021-2022 eğitim yılı güz dönemi; “Dinin Doğal Sınırları ve Dinin Bileşenleri”
- 2023 yaz kampı; “Klasik Metafizik”
- 2023-2024 eğitim yılı; “İslam Felsefesi ve Çağdaş Batı Felsefesini Mukayeseli Okumak”
Anadolu İlahiyat Akademisi
Geleceğin Akademisyenlerini Arıyor Projesi
Ders Raporu
Lisansüstü Sınıf Grubu
Tarih: | 19 Temmuz 2023 Çarşamba, 11.00 |
Ders: | Klasik Metafizik |
Hoca: | Prof. Dr. Rahim ACAR |
İşleniş: | Yüz Yüze 17, Online 52 kişi olarak 3 Oturum yapılmıştır |
Özet: | Hocamız dersi nasıl işleyeceği konusunda kısa bir bilgilendirme yaparak derse giriş yapmıştır. Metafizik diye bir tabir kullanılmadan önce eski çağdaki filozoflar bugün metafizik disiplini diye adlandırdığımız konuları tartışmışlardır. Metafiziğin konusunu varlık olarak varlık kabul edersek, metafizikte yapılan şey, şeylerin/eşyanın tasnif edildiği en genel türlerin ve kategorilerin tayin edilmesi ve bu kategoriler arasındaki ilişkilerin belirginleştirilmesidir. Metafiziğin bir bilim alanı ve disiplin olarak ortaya çıkışı Aristoteles’e dayanmaktadır ama Aristoteles aslında böyle bir isim vermemiştir, fizik tartışmalarından sonraki tartışmalar isimlendirmesi verilmiştir. Aristoteles metafizik adı altında toplanan kitaplarından bir tanesinin bir bölümünde, metafizik varlık olması bakımından varlığı incelemesidir demiştir; aynı kitabın ikinci bölümünde metafiziğin aslında cevheri incelediğini söylemiştir. Varlığı varlık olması bakımından inceliyoruz, varlık bir cevherdir. Fizik, maddi varlıkları değişime tabi olması bakımından inceler, matematik ise bu maddi varlıklardan soyutlanabilen şeyleri maddi varlıklardan soyutlayarak inceler. Teoloji, maddeden özü itibariyle ayrı olan, değişmeyen şeyleri inceliyoruz. Aristoteles için fiziksel varlıkların dayandığı, onları hareket ettiren daha geride bir şeyler vardır, ezeli gayri maddi cevherler vardır, bunları inceleyen daha üst bir bilimin olması gerekir bu da teoloji/Tanrı bilimidir, Tanrı ona göre hareketsiz hareket ettiricidir. Metafiziğin amacı, hakikat için hakikati idrak etmektir. Fizik maddi cevheri, metafizik gayri maddi cevheri konu edinir. Gayri maddi cevherin nihai şeyi hareketsiz hareket ettiricidir. Metafizik, fizikten farklı olarak konusunu en başta varsayarak işe başlamıyor, en başından gayri maddi şeylerin metafizikte ispatlanması gerekiyor. Metafiziğin konusu olarak gayri maddi varlık olarak Tanrı’nın varlığının ispatı da dolayısıyla metafizikte yapılmış oluyor, her ne kadar bütün metafizik bundan ibaret olmasa da. Aristocu metafizikteki önemli bir çaba kategorilerin tayin edilmesidir. Var olan şeylerin altına düştükleri kategoriler, sahip oldukları ortak özellikler, varlıkların sahip olduğu özelliklerin belirlenmesi ve her bir varlığın hangi kategorilerin altına düştüğünün tayin edilmesi metafizik incelemelerinin bir parçasıdır. Bir şeyin hangi kategori altına yerleştiği o şeyi bilmemizi sağlar. Metafizikçiler hangi kategoriler ve neyin var olduğu konusunda anlaşamıyorlar zaten uzlaşmış olsalardı bugün metafizik tartışması yapıyor olmayacaktık muhtemelen. Metafiziğin diğer bilimlerle ilişkisi, Aristo metafiziği ilk nedenlerin araştırılması olarak tasvir etse de bununla yetinmemiş, metafizik var olanı var olması bakımından inceleyen bir bilim olarak tasvir etmiştir. Metafizik diğer ilimlerin hepsini kuşatan külli bir ilim olarak görülür. Aristo, metafizik hem var olanı var olması bakımından inceler hem de Tanrıyla ilk nedenleri incelemek tutarlıdır demeye çalışmıştır. Bir anlamda Tanrı, diğer bütün varlıkların hareketinin kaynağı olduğu için varlıkların var olması bakımından hareketinin nedenini inceleyen bir şey olmuş oluyor. Hareketinin nedeni olmakla varlığın nedeni olmak birbirinden farlı şeylerdir, Tanrı hareketin değil varlığın nedenidir. İslam düşüncesinde Aristo’nun metafiziğine üç şekilde yaklaşılmıştır: Tasnif, metafiziğin konusunun belirlenmesi, Aristo’nun eserleri içindeki yerinin ve metafiziğinin bilimler haritasındaki yerinin belirlenmesi. Tefsir/şerh yapmak: Aristo’nun metafiziğindeki görüşlerin izah edilmesi. Uyarlama: Yeniden düzenleme ve orijinal katkılar yapmak. Kindi, Aristo’nun metafiziğini teoloji olarak yorumlamıştır Farabi de metafiziğin konusu Aristo’ya göre teoloji değildir mevcut olmak bakımından mevcuttur demiştir. Kindi, tasnif etmeye yönelik bir çalışma yapmıştır, teolojiye oldukça yakın bir disiplin olarak görmüştür, metafizik ahlaka bir zemin teşkil ediyor demiştir. Farabi açısından ise alemin yaratılması söz konusu değildir, hareketsiz hareket ettiricidir Tanrı, hareketsiz var edici değildir. Kindi, metafiziği İslam dinin öğretilerinin açıklanmasına ve akli olarak izah edilmesine yönelik bir disiplin olarak görmektedir, metafizik özünde ilahi varlığı konu edinen bir bilimdir. Metafizik genel anlamda varlığı konu edinmiyor, konusu Tanrı’dır, metafizik Kindi açısından teolojidir. Farabi, metafiziğin felsefe disiplinleri içindeki yeri ve İslami ilimlerle ilişkisini göstermeye çalışmıştır ve tasnifler yapmıştır. Metafizik, burhani bir ilimdir. Metafiziğin kısımları: Ontoloji (varlık olması bakımından varlığın incelenmesi), diğer bilimlerin temellerine dair tartışmalar ve felsefi veya tabii teoloji. Metafizik, diğer bilimlerin temellerini sunar. Aristo’nun eserinde Tanrı ile ilgili söyledikleriyle Farabi’nin eserinde Tanrı hakkında söyledikleri arasında ciddi farklılıklar vardır, ilk nedenle ilgili yazılanlar içinde aynı şeyi söylemek mümkündür. İdeal bir metafizik biliminin nasıl olacağı sorusu üzerine, Aristo’nun eserlerini şerh ediyor şerh ederken de ideal metafizik hakkında kanaatlerini belirtiyor. Metafiziğin külli bir bilim olması onun tek olmasını gerektirir, ikinci bir külli ilim olamaz. Metafizik, fizikten daha kapsamlıdır, bütün bilginin zirvesidir. Cüz’i ilimlerin dayandığı ilkelerin ve sınırların külli ilimde belirlenmesi. Metafiziğin konusunun varlık olması bakımından varlıktır, teolojide metafiziğe dahildir. Varlık olması bakımından varlığı incelerken nedenli varlıkların varlığını da tartışmış oluyoruz. Tanrı birincil anlamda metafiziğin konusu değildir; birincil anlamda konusu var olanı var olması bakımından incelemektir. Metafizik, var olanın var olması bakımından izahının yapılmasıdır. Metafizik külli bir ilim ve bu haliyle içerik açısından iddiaların temellendirilmesi açısından dine indirgenemez veya din ile eş değer değildir. Felsefenin görevi İslam dininin öğretilerini akli olarak izah etmektir. Nedenli varlıkların nedeni metafizikte incelenir. Dini metinler, burhani ifadeler değildir. Tanrı hakkında bildiğimiz iddialar burhani iddialardır, sınırlıdırlar ama bu sınırlı olan şeyler kesindir şeklinde bir iddia vardır. İbn Sina hem Aristo’nun metafiziğinin konularını tasnif etmeye çalışmış hem de metafizik konuları izah etmeye/ yorumlamaya çalışmıştır. Aristoteles’in metafizik görüşlerindeki belirsizliği gidermeye çalışmıştır, İslam dünyasındaki dini-kültürel şartlara uyarlama gayretinde olmuştur. Metafizik disiplin nasıl olması gerekir, bunu yeniden döşünmüş, kurgulamıştır. Metafiziğin konusu İbn Sina’ya göre, var olması bakımından var olandır. Bazı var olanlar kendi başlarına var değillerdir, var olmalarını başka var olanlara borçludurlar, var olanın var olması bakımından açıklamasını yaparken, kendi başına var olamayanlar kendi başına var olan bir varlığa dayanmalıdır. Tanrı metafizikte ancak var olanın ilkesi bakımından incelenir, Tanrı metafiziğin konusu değil ilkesidir. Nedeni olmak, var olana var olması bakımından zorunlu olarak ilişen şeylerdendir. Nedensellik, meydana gelen bir olayın başka bir olayla başka bir nesneyle ilişkilendirmemizdir. Metafizik İbn Sina’ya göre külli bir ilimdir, diğer ilimler açısından bakıldığında onlara eş değer değildir, diğer ilimlerin ilkellerini sunuyor. Metafizik yapısı itibariyle diğer ilimlerden öncedir bizim kavramamız itibariyle diğer ilimleri kavradıktan sonra gelmektedir. Aristo bu konuda daha farklı düşünmektedir, külli bir ilim olmasına karşı çıkmaktadır. Kozmoloji, metafiziğin bir parçasıdır. Metafizik hem bir temek hem de nihai kemaldir; diğer bilimlerde varsayılan ilkeleri ortaya koyan, gerekçelendiren bilimdir, diğer bilimlerde belli bir açıdan incelenen varlıkların nasıl inceleneceğine dair temel ilkeleri tesis eden metafiziktir. İbn Sina’ya göre metafizik felsefenin sonunu değil başlangıcını oluşturur, bizim bilmemiz açısından metafiziği en son biliyoruz ama metafizik diğer bilimlerin kaynağında yer alıyor, biz ona ulaşana kadar aradaki bilimleri öğrenmek zorundayız. Metafiziğin konusu tartışmaları, İbn Sina Aristoteles’in farklı yerlerde metafiziğin konusuna dair söylediklerinin tutarlı olduğunu göstermeye çalışıyor, bunu yaparken metafiziğin konusu ve hedefi arasında bir ayrım yapıyor, bir ilimde konunun varlığı ispatlanmaz varsayılır. Tanrı var olanı incelememiz sonucunda eriştiğimiz nihai sonucumuz, amacımızdır, Tanrı metafiziğin konusu değil matlubu/arananıdır. Metafiziğin teknik anlamda konusu, mevcut olması bakımından mevcuttur. Metafizikte Tanrı’nın incelenmesi, İbn Sina, Tanrı’nın varlığıyla, sıfatlarıyla ilgili tartışmaları zenginleştirmiş, ilahi inayetle kötülük problemi- ilahi adalet, öldükten sonra hayat ile ilgili ve peygamberlikle ilgili tartışmalar eklemiştir; var olanı var olması bakımından incelmekle Tanrı alemi şöyle yaratmıştır, alemdeki her şey iyidir, alemdeki kötülük kaçınılmazdır demenin zorunlu olarak ilişkili olup olmadığını sorabiliriz, eğer bu kadar yakın bir bağlantı olmuş olsaydı Aristo’nun kitaplarında neden böyle bir şey yoktu, Aristo’nun metafiziğinde neden peygamberlikle ilgili bir tartışma yoktu sorusu sorulmaktadır çünkü İbn Sina Müslüman bir toplumda doğmuş ve orada eğitim almış, bu bahsedilenlerin farkındadır. İbn Sina’da teoloji, Tanrı herhangi bir ilmin konusu olabilir mi sorusu temel bir sorudur. İbn Sina açısından bakarsak Tanrı’yı konu edinebilecek metafizikten daha üst ve yüce bir ilim söz konusu değildir. Tanrı’da varlık-mahiyet ayrımı yoktur, Tanrı ile alem arasındaki ilişkiyi kurmuş oluyor, varlık-mahiyet ayrımı veya ilk nedenin varlığını göstermek için geliştirdiği kavramsal bir çerçevedir. Skolastik filozoflar, İbn Sina hiçbir bilimin kendi konusunun varlığının dolayısıyla Tanrı’nın varlığını ispatlayamayacağını söylemiştir, Tanrı’nın varlığı metafizikle ispatlandığı için metafizikte en üst ilim olduğu için daha üst bir ilim yoktur sonucuna varmıştır. İbn Rüşd, Tanrı’nın varlığı metafizikle değil fizikle açıklanır görüşüne sahiptir, Aristo’nun fiziğinde hareketsiz hareket ettirici tartışmaları var tam da onu esas alarak Tanrı’nın varlığı, ilk nedenin varlığını fizikte ispatlıyor dolayısıyla metafizikte Tanrı’nın varlığını varsayıyor ve nasıl olduğunu tartışabiliriz diyor. Skolastik düşünürler ağırlıklı olarak İbn Sina’nın metafizik görüşünü takip etmişlerdir, Büyük Albert İbn Sina’nın mevzisini savunup, İbn Rüşd’ün eleştirilerine cevap vermiştir. Thomas Aquinas, bu anlamda İbn Sina’dan etkilenmiş Tanrı nassa dayalı teolojinin konusudur, akli/tabii teolojinin değildir demiştir, metafiziğin konusu varlık olmak bakımından varlıktır demiştir, Tanrı’da metafizikte kendine erişilmeye çalışılan matluptur demiştir, bunu ilke olarak kabul etmiştir çünkü Tanrı bütün varlığın nedenidir. Tanrı varlık değil midir? Tanrı var olanın nedeni ise Tanrı bir var olan değil midir, var olan ötesi bir şey midir? İbn Sina Tanrı bir varlıktır, mahiyet-varlık ayrımı Tanrı’da yoktur onun mahiyeti varlıktır diyor, Aquinas İbn Sina’dan farklı olarak Tanrı teolojinin konusudur diyor, teolojiyi ikiye ayırıyor, akli olarak metafizik sorgulama yapıyoruz metafizik sorgulamamızın sonucunda bir hedef olarak Tanrı’ya varıyoruz bu Tanrı hakkında sınırlı bir bilgidir Tanrı bu metafiziğin konusu değildir ama dinde ilkeleri verilen nassa dayalı teolojinin konusudur. Tanrı, akli/tabii teolojinin konusu değildir, metafiziğin matlubudur nassa vahye dayanan teolojinin konusudur. Varlığı döngüsel olmaksızın başka bir şeye götürerek açıklamamız, izah etmemiz mümkün değildir, zorunlulukta temel kavramdır, apaçıktır, dünyaya gelen aklı başında olan herkes bunları bilir, ayrıca temellendirilmez apaçıktır. Metafiziğe nereden başlayacağız, neye güveneceğiz? İbn Sina, varlık olması bakımından varlığı incelediğimiz bu alanda iddialarımızın güvenilir olması için bir temele dayanması gerekiyor bu güvenilir temel apaçık kavramlardır diyor The Primum Cognitum, Tanrı ilk bilinenlerdendir, varlığın ve varlığa ilişkin, birlik zorunluluk gibi bizatihi apaçık kavramlar olduğu görüşüne sahiptirler, varlık kavramı apaçık olduğu gibi, nasıl ki onu reddedemiyoruz, Tanrı kavramını da aynı varlık kavramı gibidir herkes kabul etmese dahi Tanrı kavramını bilir. Thomas Aquinas ve Duna Scotus, varlık ilk bilinenlerdendir Tanrı değil, varlık apaçık bir kavramdır. İlk bilinenler konusunda Aquinas İbn Sina’nın etkisi altında kalmıştır, kanıtlama ve tanımlamada sonsuza kadar gidilemez, en az bir ilk kavramda durmak gerekir bu da varlık kavramıdır, zihnin ilk kavramı ve evrensel olan kavram varlık kavramıdır. Metafiziğin konusu, acaba metafiziğin konusu Tanrı mıdır? Aquinas’a göre, felsefi teoloji felsefenin nihai noktasıdır ama Tanrı metafiziğin konusu değildir, metafizikte Tanrı’nın varlığını ispatlıyoruz ama Tanrıyı sıfatları yönüyle incelemiyoruz. Tanrı, vahye dayanan teolojinin konusudur. Latin filozoflar arasında başka bir tartışma konusu, varlığa yüklenen aşkın kavramlar konusudur, her şeye yüklenen kavramlar aşkın kavramlardır; iyi, bir, gerçek, şey gibi kavramlar. Orta çağlarda iyi kötü gibi aşkın kavramlar birbirlerine çevrilebilir olarak görülür, var olan her şey var olması bakımından ve var olduğu şekliyle iyidir dolayısıyla kötülük yoktur, kötülük varlığın eksikliğidir. Kötülük var olan bir şey değil varlığın eksikliğidir. Tanrı mutlak surette var ve mutlak surette iyidir. Var olan her şey var olması bakımından iyidir. Mahlukat varlıksa, Tanrı da varlıksa Tanrı ile mahlukat arsında tabiri caizse eş düzeyli olmak, birbirine karışmak gibi bir şey söz konusu değildir. Birtakım sıfatları Tanrı’ya yüklediğimizdeki sahip olduğu anlam ile mahlukata yüklediğimizdeki anlam ile arasındaki ilişki çok daha derin bir ilişki ve çok daha derin bir mevzudur. Lazımlar olarak kategoriler, Orta çağda metafizikle ilgili önemli bir tartışma konusudur, kategoriler bir varlığın var olması bakımından sahip olduğu zorunlu özelliklerdir. Kategoriler eşyayı anlatır Varlığın tarzları tartışması, Orta çağda tartışılan bir başka sorundur, bir tekil varlığın varlığı ile onun sahip olduğu bileşenlerin varlık tarzı arasındaki ilişki nedir? Herhangi bir bireyin insanlığı diğer herhangi bir varlığın insanlığı ile aynı değildir hepsi biriciktir, hepsi insandır ama her bir insanın insanlığı diğer insanların insanlığından farklıdır. Metafizik kitaplarına baktığımızda sahasının ve konu tasnifinin farklılaştığını anlatan değerlendirmeler var, metafiziğin farklı düzeylerde farklı şekillerde reddedilmesi metafizik diye bir şey yoktur olamaması gerekiyor diye bir yaklaşımda söz konusudur, modern metafiziğin klasik metafizikten yöntem itibariyle, kurgu itibariyle yeniden canlanmasıdır. Nasıl ki fizik bize gerçeklikten haber veren bir disiplin ise metafizikte gerçekliği anlatan, bilgi veren bir disiplindir, bütün bilimsel disiplinleri içine alan, onların yöntemlerini belirleyen külli, üst bir disiplindir. Metafiziğin sahasının genişletilmesi, 17-18. Yy filozofları metafiziğin alanını genişletmişlerdir. Rasyonalist filozoflar açısından sadece Tanrı’nın varlığı ve nasıl bir şey olduğu değil aynı zamanda zihin-beden ayrımı, bu ikisinin insandaki ilişkisi ve özgür irade gibi konularda metafiziğin bir parçası sayılıyor. Genel metafizik- özel metafizik ayrımı, genel metafizik varlığı varlık olması bakımından incelemektir; varlığı özel bakımdan incelemekte özel metafiziktir (varlığı akıl yönünden incelemek). Varlığı değişmeye tabi olmak bakımından incelemek kozmoloji demektir. Varlığı Tanrı’da bulunması bakımından incelemek sonucunda ortaya çıkan metafizik tabii teoloji olur. Metafiziğe karşı deneyci eleştiriler, herhangi bir bilgi iddiasının duyu deneyine atıfla gerekçelendirilmesi gerektiğini söylerler, metafizikçilerin iddiaları bu testi geçemezler. Metafiziğe karşı Kant’ın eleştirileri, bütün bilgi iddialarımız zihinsel kavram ve kategorilerimizle şekilleniyor. Biz gerçekliği olduğu gibi bilemiyoruz belli uzay- zaman, zaman- mekân şartları içerisinde zihinsel kategorilerimize göre nasıl görünüyorsa ancak öyle bilebiliyoruz, öyle görüyoruz ama bizatihi nasılsa öyle göremiyoruz. Gerçekliğe dair bilgimizde, insanın bilişsel yetilerinde doğuştan bulunan kavramlarla ham duyu tecrübesi verilerinin bir etkileşimi söz konusudur, duyulardan gelen veriler doğuştan gelen kavramlarla yapılandırılır veya düzenlenir. Biz gerçekliği ancak bizim tecrübemize göründüğü haliyle biliriz. Kant, insanın tümüyle metafizikten kaçamayacağını, klasik metafiziği eleştirmekle beraber daha farklı bir metafiziğin olması gerektiğini söyler. Eleştirel metafizik bizim düşüncemizin ve bilgimizin en genel özellikleriyle ilgilidir. Kant’ın eleştirel metafiziği biz düşünürken, gerçekliği tecrübe ederken ne gibi kavramlarla gerçekliği tecrübe ediyoruz, gerçeklik bize ne gibi bir şablon altında gözüküyor. Metafizik varlıkla değil bilgimizin yapısıyla ilgilidir. Kant, gerçekliğe dair doğrudan deney ve gözlemle çıkarılamayan iddialar geçersizdir, meşru değildir ama bilgiye dair doğrudan doğruya deney ve gözlemle çıkarılamayan iddialar geçerlidir. Eleştirel metafizik, metafiziğin maksadı dünya temsilimizdeki en genel kavramların bulunması, bu kavramlar arasındaki ilişkinin tayin edilmesi, bu kavramları objektif olarak kullanmamızın dayandığı varsayımların tayin edilmesidir. Kant’a göre metafizik bir tasvir etme girişimidir, bu girişim bizim kavramsal şemamızı veya kavramsal çerçevemizin hususiyetini ortaya koymaya yöneliktir. Acaba bizim düşüncemizin yapısı alemin yapısını yansıt mı? Metafiziğin canlanışı, yöntem ve ele alınan konular klasik metafizikten farklıdır. Aşağıdan yukarıya veya tümevarımsal ve cüz’i durumlardan genel yargılara erişilmeye çalışılmıştır. Fizik- metafizik ilişkisi tersine dönmüştür. Bilimsel araştırma esastır, onun ilkelerini vs. Bir metafizikçi filozofun önceden vermesi söz konusu değildir. Günümüzde varlık olmak bakımından varlığı araştıran, maddi varlıkların ötesindeki ilk nedenleri araştıran bilimlerin ilkelerini önceden tespit eden metafizik diye bir bilimden söz etmek zordur. Eskiden metafizikte tartışılan konular, tikel felsefi disiplinler adı altında tartışılmaktadır. |
Ön Okuma Metni: |
|
Bahsi Geçen Eserler: |