Özgeçmiş

Dr. Öğr. Üyesi
Peyami Safa Gülay
Samsun’da doğdu. 2013 yılında Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Yüksek lisansını 2016 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Prof. Dr. Cengiz Çakmak danışmanlığında “Ludwig Wittgenstein Düşüncesinde Ahlâk” başlıklı teziyle tamamladı. 2020 yılında aynı üniversitede yine Prof. Dr. Cengiz Çakmak danışmanlığında yazdığı “Jacques Derrida’da Felsefe-Edebiyat İlişkisi” teziyle doktora eğitimini tamamladı. Halen Samsun Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmakta ve çalışmaları yapısöküm, metin, yorum, anlam tartışmaları ve felsefe-edebiyat ilişkileri alanlarına yoğunlaşmaktadır.
Kitaplar:
- Kurucu Öteki: Jacques Derrida’da Felsefe-Edebiyat İlişkisi, Ketebe, 2021
- Filozoflar Ne Diyor, Felsefe Ne İstiyor?, Diyanet Vakfı Yayınları, 2024
Peyami Safa Gülay’ın “Geleceğin Akademisyenlerini Arıyoruz” Projesindeki Programları:
- 2023-2024 eğitim yılı; “Jacques Derrida”
Anadolu İlahiyat Akademisi
Geleceğin Akademisyenlerini Arıyor Projesi
Ders Raporu
Kıta Avrupası Felsefesi Okumaları II
Tarih: | 3 Kasım 2023 Cuma, 18:00 |
Ders: | Jacques Derrida |
Hoca: | Dr. Öğr. Üyesi Peyami Safa Gülay |
İşleniş: | Yüz yüze 13 , Online 50 kişi |
Özet: | Hoca, Beyza Kayacı tarafından takdim edildi. Ders içeriğe bağlı olarak işlendi. Ders tek oturum olmak üzere ilk yarısı anlatım, son yarısı soru-cevap şeklinde işlendi.
Anlam arayışında metin merkezli, okur merkezli, yazar merkezli olmak üzere üç farklı klasik yaklaşım vardır. Her yaklaşım bir diğer unsuru arka planda bıraktığı için problemlidir ve eleştirilmektedir. Anlam, mutlaka tüketmemiz ve nihayete erdirmemiz, tekrar tartışmaya gerek duymayacak şekilde açıklamamız gereken bir şey değildir. Tarihe, insanlık tecrübesine, bulunduğumuz konuma baktığımızda anlamın nihai formunun elde edilmesi mümkün gözükmemektedir. Anlam, bir yerden gidip alabileceğimiz bir şey değil; metinle karşı karşıya gelindiğinde cereyan eden bir şeydir.
Deleuze, Agamben ve Derrida, Kafka’yı okuyup farklı anlamlar çıkartan postyapısalcı üç filozoftur. Onlar için bir metin anlam yaratan bir makine olarak değerlendirilmektedir. Makineden kastedilen sürekli aynı şeyi üreten bir mekanizma değildir. Kendisine yönelen yorumları öğütmek kastedilmektedir. Makalede ele alınan üç filozof da Kafka’nın metnine yönelmektedir. Böylelikle Kafka’nın metni tarafından paranteze alınmaktadır. Derrida, Kafka’nın metnini okurken kendi metnini tefsiri bir dramatizasyon olarak değerlendirmektedir. Yani yorumlamanın yanında metni canlandırmakta, sesli okumakta ve metne eşlik etmektedir.
Klasik yaklaşımlar ve eleştirel yaklaşımların her ikisinde de otorite problemi mevcuttur. Çıkarılan anlamın bir denetim mekanizması yoktur. Çünkü metin tarihsel ve zamansal yaşayan bir varlıktır. Metin zaman içerisinde değişmekte ve dönüşmektedir. Bu sebeple anlam farklılıklarını da beraberinde getirmektedir. Okunulan eserlerin yazarları da hayatta olmadığı için doğru anlaşılıp anlaşılmadığını denetleyen bir merci bulunmamaktadır. Hayatta olunsa dahi de yanlış anlaşılmaları ya da yazarın yanlış aktarması hatta kendini bile yanlış anlaması ihtimali imkan dahilindedir.
Metin, daima kendisine yönelen yorumları ve anlamları öğütmekte ve aşmaktadır. Metin daima görülenden daha fazlasıdır. Bu sebeple metin yorumlarının “daha doğru” olanı yoktur. Çünkü doğru olanı belirleyen bir kriter ya da otorite bulunmamaktadır. Metin, daima kastedilen anlamları aşmaktadır. Bu yönüyle metin, okur ne kadar yetkin olursa olsun hakkındaki çıkarımları işlevsizleştirmektedir. Fakat bu durum, okumanın veya yapılan çalışmaların anlamsız ve değersiz olduğu anlamına gelmemektedir. Postyapısalcılar hiçbir zaman anlamın olmadığını kastetmemektedir. Anlamın çoğul olması ve tüketilememesi demek her anlamın meşru olduğu anlamına gelmemektedir. Bir anlam olmadığı ve herkesin istediği gibi anlaması da söz konusu değildir. Elbette metnin bir anlamı vardır. Fakat bu anlam her defasında bize farklı bir deneyim sağlamaktadır. Soru-cevap kısmına geçilerek öğrencilerin dersten önce hazırladığı sorular cevaplandı. Öğrencilerin derse ilgi düzeyleri ve katılımları normal düzeydeydi. Soru-cevaba ayrılan süre ve işleyiş düzeni dersi daha verimli kıldı. Öğrencilerin geri dönütleri dersin anlaşılır olduğunun göstergesiydi. |
Ön Okuma Metinleri: |
|
Bahsi Geçen Eserler: |
|