Dr. Öğr. Üyesi Yasin Ramazan BAŞARAN | Analitik Felsefe Klasiklerini Okuma Yöntemi 

[sablon_gorsel]

 

Anadolu İlahiyat Akademisi

Geleceğin Akademisyenlerini Arıyor Projesi

Ders Raporu

 

Klasikleri Okuma Yöntemi Grubu

Tarih:27 Ocak 2024 Cumartesi, 18.00
Ders:Analitik Felsefe Klasiklerini Okuma Yöntemi 
Hoca:Dr. Öğr. Üyesi Yasin Ramazan Başaran
İşleniş:14 Yüz yüze 14 Online

 

Özet:

 

 

Ders Hayrunnisa Akgün’ün takdimiyle başlıyor. Yeni çıkan Analitik Felsefe Okumaları kitabının tanıtımından duyduğu heyecanı dile getiriyor. Ders öncesinde bir kitap tanıtım programı yapıldı. Tanıtımın akabinde ise dersi işledik.

Hoca dersi analitik felsefeyi üç döneme ayırarak, birinci döneminde dilin mantığa indirgenmesi, ikinci dönemde dilin gündelik anlamına yönelinmesi üçüncü dönemde de dilin semantik anlam çerçevesine yönelinmesi şeklinde ele alıyor. Bu dönemleri de filozoflar, eserleri ve birbirleri arasındaki tartışmaları vererek işliyor.

Giriş

Analitik felsefe önce Kant’ın metinlerine cevap verilerek başlıyor. Saf Aklın ve Pratik Aklın Eleştirisi kitapları ve Yargı Yetisinin Kritiği analitik felsefenin temelini teşkil ediyor. Kant kritik felsefe denen bir şeyden başlıyor. Rasyonel felsefeyi ve deneycilerin felsefesini değerlendiriyor ve metinlerini bu şekilde kurguluyor. Hem Hume’un hem de Leibniz’in metinlerini değerlendiriyor. Ve bunları yaparken de bir kriter koymaya çalışıyor.

Bilgiye bir kriter koymaya çalışıyor ve koymaya çalıştığı kriter zaman ve mekan gibi aklın kriterleriyle iletişime geçebiliyor mu diye kontrol ediyor. Bunlarla iletişime geçen şeyler bilgiye konu olurken dışında kalan şeyler bilginin dışında kalıyor.

Kantın bu iddiaları tepkilere sebep oluyor. Kendisinden sonraki iddiaların hepsini etkiliyor ve bunları aşmanız gerekiyor gibi görülüyor. Metafiziğin ortaya konabilmesi için ahlaki bir persperktif koymaya çalışıyor.

Analitik felsefe böyle başlıyor. Belli metinleri konuşup kritik ederek başlıyor. Bu giriş kısmı.

İlk klasik olarak ise Frege’nin Aritemetiğin temelleri kitabıdır. Bu kitabında Frege bizim matematik dediğimiz şeyin Kant’ın dediği şeye uyuşup uyuşmadığını anlamaya çalışıyor. Yani matematik dili aşan bir yapıya sahip olması gerektiğini söylüyor. Matematiğin bir ideaları olması gerektiğini söylüyor. Mantık ve dil arasındaki ilişkiyi ortaya koyamaya çalışıyor.

Analitik felsefeyi üç dönemde ele alabiliriz.

Birinci Dönem

İlk dönemde bütün dili mantığa indirgeyerek anlamı ortaya çıkarabileceğimizi söylüyorlar. Bunlar arasında Russell, Whithead ve 1. Wittgenstein var. Bunlar Fregecidir. Bu felsefecilerin ilk eserleri hep bu yaklaşım etrafında döner. Yani mantığa oturtup dilin doğruluk veya yanlışlığını ortaya koymaya çalışıyorlar.

Berber paradoksu ile bir nesne ve tanım problemi ortaya çıkıyor. Russell’ın ortaya koyduğu şeyle Frege’nin tezlerini çürütüyor. Ve Frege bundan sonra bazı bunalımlar geçirmiş.

Russell’ın öğrencisi Wittgenstein Tractatus’u yazıyor. Tractatus ilk dönemin zirve kitabıdır. Temel tezi resim kuramıdır. Dil ile anlam ilişkisi bir resim gibidir. İnsana insan demek bir insanın resmidir aslında diyor. Russell’ın arkadaşı Moore, Russell’dan farklı düşünüyor. O bütün dili mantığa indirgeyebiliriz ama bu bütün gündelik dilin mantığını anlayamaz diye bir eleştiri geliştiriyor.

Wittgenstein ve Russell bütün dili p q’lara indirgersek problemleri çözebiliriz derken Moore günlük dili anlamalıyız diyor.

Bunun çok takipçisi yokken ilk dönem felsefe düşüşe Moore ile gündelik dille birlikte ikinci dönem yükselişe geçiyor.

İkinci Dönem

Austin söz edimleri kuramı ile Ryle’ın zihin kavramı ile zihnin gündelik dilde nasıl çalıştığını ortaya koymaya çalışıyor. Mantık buradan kaynağını alıyor. Ve gündelik dili bunlarla düzenlediğimizi ifade ediyor. Bu dönemdeki filozoflar dilin pragmatik yönüne vurgu yapıyorlar. Bir şeye şişe mi yoksa bardak mı diyeceğiz? Gündelik dildeki anlamına bakılıyor. Gündelik dil filozoflarına göre bir şeyi belirlemek için bunu kullanmaya çalışıyoruz.

Austin’den biraz önce Wittgenstein’ın ikinci dönemiyle karşılaşıyoruz. İkinci döneminde gündelik dil filozoflarına doğru yöneliyor ve ilk düşüncelerini eleştiriyor. Dil oyunlarını ortaya koymaya çalışıyor. Bir dil oyunu diğeriyle karşılaştırılamaz ve iki şey birbirlerine indirgenemez. Her şeyi mantığa da indiremeyiz çünkü mantık da bir dil oyunudur. Wittgenstein ikinci döneminde teori düşmanıdır. Teorilerin işe yaramadığını düşünür. Epistemoloji ve ahlakta ne yapıldıysa boşa düşmüş olur diyor. Dil oyunları bir gözlem aslında bir teori değil. Wittgenstein birinci döneminde her şeyi mantıkla çözmeye çalışırken ikinci döneminde mantığı bırakalım diyor. Sorunlarını çözme şekli değişiyor böylece. Gündelik dile ve anlamın gündelik dildeki anlamına odaklanılmasını düşünüyor. Wittgenstein Tractatus’u yayınlamıştır. Felsefesi soruşturmaları öğrencisi Elizabeth Anscombe notlarını toparlayarak yayınlıyor.

Wittgenstein’dan sonra dil ve anlam arasındaki ilişkiyi sorguluyor. Sonrasında Quine ontolojik olarak hiçbir şeyin zorunlu olmadığını söylüyor. Quine’a göre tavşana işaret edip tavşan dediğimizde onu görmesek tavşan olduğunu nasıl anlayacağız? Tavşanı görmeden knoz desem onun neye tekabül ettiğini anlayamayacağız. Aynı bakış açısına sahip değilsek aynı anlamı taşıyamıyoruz. Sonuna kadar gidildiğinde kavramsal bir boşluğa düşüyoruz. Bir çerçeve gerekiyor ve bu çerçeve kültürle gelişiyor.

Bu noktada analitikçilere Foucault gibi postyapısalcılar ve postmodernler siz kavram fetişizmi yapıyorsunuz diye eleştiriyorlar. Bu kavramlar güç ilişkilerine göre düzenleniyor. Bu kavramlara kim tahakküm ediyorsa o kavramın içeriğini belirliyor diyorlar. Böylece kavramların kendi özsel bir anlamının olmadığını söylüyorlar. Bu eleştirilerle üçüncü dönem başlıyor.

Üçüncü Dönem

Üçüncü dönemde biz kavramların gündelik dilde anlamlarını bilemesek de semantik anlamın çerçevesini belirleyen şeyleri bilebileceğimizi söylüyorlar. (Masanın üzerindeki şeyleri örnekliyor) “Bardağı uzatır mısın” dediğinde uzatıyorum. “Kalemi uzatır mısın” dediğinde onu göremiyorum. Semantik kısaca kelimelerin belli bir düzen içerisinde ne anlama geldiğidir. Bu düzen içerisinde “n” üzerine konuşabiliriz. Bu anlam her yapının kendi içerisinde ortaya çıkar. Bir şeyin içerisindeki bazı semantik ögeler Türkçe için geçerli mesela.

Mesela ışığı açmak ve kapatmak İngilizcede yok. Yani turn on ve turn off var. Işığı açmak ve kapatmak derken açılan şeyde önümüzü görmemize, kapanmak ise göremememize sebep olmasından bahsediyoruz. Turn on-off denmesinin sebebi elektrikli lambaların ilk ortaya çıkmasında onu açan düğmesinin çevrilerek açılmasıdır. Hangisi doğru bakıldığında ikisi de doğru. Semantik olarak düşünmek zorundayız. Kalp kırılması broken heart diye geçiyor. Demek ki buradaki anlam birbirine çok yakın. Çünkü kırılma benzer bir şey ifade ediyor.

Üçüncü dönem bu semantik ilişkiyle açımlar ve her semantik ilişkinin ayrı bir değeri vardır. Saul Kripke’ye göre semantik ilişkiler birbirine indirgenemeyecek mantıksal zorunluluk ifade eder. Mantık takip ederek dili kullanmayız semantikle kullanırız diyor. İçilen şey su, kimyada ise H2O’dur. Eğer bir nesne bulunsa ve H2O olsa su gibi duruyor ama suya çok yakın. Buna su diyebilir miyiz diyor. H3O’ya su demiyoruz. H2O’ya su diyoruz. Birbirinden farklı olması bir zorunluluktur.

Bugün geldiğimiz noktada analitik felsefenin klasikleri bu üç döneme ayrılarak okunabilir. Şu an bu alanda birçok makale yayınlanıyor. Örneğin Gettier problemi vardır.

Bir bilgi doğrulanmış olabilir ama bilgi olmayabilir diyor. Doğrulanmış ama yanlış bir inanca dayanıyor da olabilir diyor.

Russell’ın makalesinde anlam ve gönderim arasında bir kelimenin kendisiyle işaret ettiği nesne arasında nasıl bir ilişki olduğuna dair makaleler yazılıyor.

Hoca analitik felsefe okumaları kitabında bu makalelerden ve eserlerden bahsedildiğini ifade ediyor.

Ön Okuma Metni:

 

—-
Bahsi Geçen Eserler:

· Kant – Saf Aklın Eleştirisi

· Kant – Pratik Aklın Eleştirisi

· Kant – Yargı Yetisinin Eleştirisi

· Frege – Aritmetiğin Temelleri

· Wittgenstein -Tractatus

· Wittgenstein – Felsefi Soruşturmalar

· Ayer – Dil, Doğruluk ve Mantık

· Russell – Felsefe Sorunları

· Moore – Principia Ethica

· Quine – Word and Object

· Carnap – The Logical Structure of the World

· Austin – Söylemek ve Yapmak

· Ryle – Zihin Kavramı

· Rorty – Felsefe ve Doğanın Aynası

· Strawson – Analysis and Metaphysics

· Kripke – Wittgenstein Kurallar ve Özel Dil

· Putnam – Reason, Truth and History

· Rawls – Bir Adalet Teorisi

· Anscombe – Intention

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top