Özgeçmiş

Arş. Gör.
M. Taha Tunç
2018 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünden mezun oldu. 2021 yılında Doç. Dr. Emre Şan’ın danışmanlığında yazdığı “Başka Bir Eleştiri: Michel Foucault’nun Eleştiri Felsefesi” başlıklı teziyle İstanbul 29 Mayıs Üniversitesinde Felsefe yüksek lisans derecesi aldı. Doktora çalışmalarına Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü bünyesinde araştırma görevlisi olarak devam ediyor. Çalışma alanları arasında çağdaş Fransız felsefesi, 17. yüzyıl felsefesi, sosyal bilimler felsefesi, toplum felsefesi ve felsefi metodoloji bulunuyor. İngilizce ve Fransızcadan çeviriler yapıyor.
Kitapları:
• Mimarlar Neden Bachelard Okur?,Ketebe, 2021 (der., S. Yıldız’la birlikte)
• Gelecekten Gelen Şiir, Kolektif, 2021 (Srećko Horvat’tan çeviri)
M. Taha Tunç’un “Geleceğin Akademisyenlerini Arıyoruz” Projesindeki Programları:
- 2023-2024 eğitim yılı; “Michel Foucault”
- 2023-2024 eğitim yılı; “Gaston Bachelard”
Anadolu İlahiyat Akademisi
Geleceğin Akademisyenlerini Arıyor Projesi
Ders Raporu
Kıta Avrupası Felsefesi Okumaları II
Tarih: | 29 Aralık 2023 Cuma, 18:00 |
Ders: | Michel Foucault |
Hoca: | Arş. Gör. M. Taha Tunç |
İşleniş: | Yüz yüze 14 , Online 30 kişi |
Özet: | Hoca, Beyza Kayacı tarafından takdim edildi. Ders, içeriğe bağlı olarak işlendi. Ders, tek oturum olarak işlendi.
1) Fenomenolojik psikoloji (1954-61): Marksizm’i dahil ederek fenomenolojiyle psikoloji arasında bağ kurmaya çalışmaktadır. 2) Aynılık ve farklılık (1961-71): Foucault, bu dönemde beşerî bilimlerin nasıl doğduğu ve insanın beşerî bilimlere nasıl dahil olduğu soruları üzerine gitmektedir. 3) İktidar ilişkilerinin soy kütüğü (1971-78): Bilme, iktidar ve özne kavramlarını detaylıca incelemektedir. 4) Yönetimsellik ve etik (1978-84): Foucault’nun hayatının son dönemlerine tekabül eder. Hakikat ve öznellik arasındaki ilişkiler problemine eğilmektedir. Aynı zamanda iktidar ilişkilerini yönetim kavramı altında ele almaktadır.
Fenomenoloji: Öznellik ile nesnelliğin korelasyonu ve oluşumu, ben ve başkasını arasındaki ilişkinin nasıl kurulduğuyla ilgilenmektedir. Yapısalcılık: Toplumları dilsel dizgeler, göstergeler üzerinden nasıl ele alabileceğimiz sorununa eğilmektedir. Hermeneutik: Ben ve tarihsel olgu arasındaki mesafe sebebiyle öznel mi nesnel mi ilişki kurulacağını ele almaktadır.
Fenomenolojik Psikoloji: Foucault için, delilik söz konusu olduğunda belli bir bilinç durumunun toplumsal yapı altında nasıl anlamlandırılacağı problemi ortaya çıkmaktadır. Foucault’ya göre ne bilinç yaşantılarının fenomenolojik incelemesi ne de Marksizm bütün tolumlar için aynı gidişatı öneren tarih perspektifi yeterlidir. Bu noktada yapısalcılık ön plana çıkmaktadır. Aynılık ve Farklılık: Foucault’ya göre beşerî bilimlerden bahsedebilmek bir insan tümelinin oluşturularak aynılık ortaya konulmalıdır. İkinci olarak da insan olmayanın belirlenip bir farklılığında ortaya konulması gerekmektedir. Beşerî bilimlerin inceleme nesnesinin nasıl insan olduğunun sorusuna cevap olarak üç bilgi nesnesi ayırt etmektedir. Göstergeler sistemi olan dil, canlı, servet analiziyle açıklamaktadır. Foucault, gösterge bilimiyle hermenötiği karşı karşıya getirdiğinde hermenötiğin lehine seçim yapmaktadır. Ona göre hakkında konuşulan şeyler göstergelerin kendileri değil yorumlarıdır. İktidar İlişkilerinin Soykütüğü: Öznellik ve iktidar, bilgi ve iktidar arasındaki ilişkiler üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu dönemde kendisinin College De France dersleri başlamaktadır ve tarihçi denilebilecek kadar tarihle ilgilenmektedir. Foucault, söylemler ve pratikler ayrımı yapmaktadır. Pratiklerin ne söylemler altında oluşturulduğunu ne de bizzat pratiklerin söylemleri kurduğunu savunmamaktadır. İkisinin sürekli iletişim halinde olması gerektiğini söylemektedir. Foucault’nun bilim tarihi düşüncesine yaptığı katkılardan birisi tarihi ne bilim tarihi ne sosyal tarih adlandırmak yerine “Eleştirel Düşünce Tarihi” olarak adlandırmaktır. Foucault bu dönemde batıda insanlar belli biçimler altında veya kendi kendilerini yönetilebilir hale nasıl geldiklerini incelemektedir. Bu araştırmalarından sonra kendisinin fikirleri farklı bir dönemece girmekte ve değişmektedir. İktidar ilişkileri yerine yönetim kavramını ortaya koymaktadır.
Hakikatle kurulan ilişkinin belli pratikleri nasıl kurduğunu irdelemektedir. Dilin yalnızca betimsel bir görevi olmadığını aynı zamanda bir yaptırım gücü olduğunu söylemektedir ve bunu söz edimleri teorisi olarak adlandırmaktadır.
Foucault, Kant’ı okurken onun “Nasıl biliyoruz?” sorusunu “Nasıl özneleşiyoruz?” şeklinde değiştirmektedir. Dolayısıyla Kant’ın eleştirel projesini takip etmemektedir. Nasıl kendi bilgimizin öznesi olabildik? Sorununa eğildiğinde başımıza ne geldi de böyle olunduğu sorununu ortaya koymaktadır. Foucault iyi bir okuma hamlesi yaparak olaysallaştırma ve sorunsallaştırma kavramlarını ön plana çıkarmaktadır. Bu kavramlar Foucault’nun problemi ne kadar önemsediğini ortaya çıkarmaktadır. Foucault, eleştiriyi Kant gibi belli evrensel yapıların dayatılması olarak değil de bir tavır meselesi olarak ele almaktadır. Anti Kantçı bir söylem değil Kantçı olmayan bir söylemi vardır. Kant’taki ögeleri tersine çevirerek kullanmaktadır. Son on dakika soru- cevap yaparak ders bitirildi. Öğrencilerin derse ilgi düzeyleri ve katılımları normal düzeydedir. Ders işleyiş ve gidişat planlanan şekilde gerçekleşmiştir. |
Ön Okuma Metinleri: |
|
Bahsi Geçen Eserler: |
|