Özgeçmiş

Prof. Dr.
Caner Taslaman
1968’de İstanbul’da doğdu. 1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Lisans eğitimi sırasında antropoloji, din sosyolojisi, bilgi sosyolojisi gibi alanlarla ilgilendi. 2002 yılında Marmara Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Din Felsefesi Anabilim Dalında Doç. Dr. Kasım Turhan’ın danışmanlığında hazırladığı “Din Felsefesi Açısından Büyük Patlama Teorisi” başlıklı teziyle yüksek lisansını, 2005 yılında aynı bölümde Prof. Dr. Necip Taylan’ın danışmanlığında hazırladığı “Din Felsefesi Açısından Evrim Teorisi” başlıklı teziyle doktora derecesini kazandı. Daha sonra ise Kuantum Teorisi’nin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üzerine yazdığı kitapla doçent oldu, yine 2010 yılında bilim-felsefe-din üçgenindeki çalışmalarıyla profesörlük derecesini de aldı. Ayrıca aynı yıl “Küreselleşme Sürecinde Türkiye’deki İslam” çalışmasıyla ikinci doktorasını İstanbul Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi’nde Fatmagül Berktay’ın danışmanlığında tamamladı. İlk olarak Tokyo Üniversitesi‘nde daha sonra Oxford Üniversitesi‘nde post doktora çalışmaları yaptı. Harvard Üniversitesinde ve Cambridge Üniversitesinde misafir akademisyen olarak bulundu. Son dönemdeki çalışmalarında ve yurtdışında bulunduğu üniversitelerde en çok odaklandığı konu modern bilim-felsefe-din ilişkisidir. Halihazırda Yıldız Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde profesör olarak görev yapmaktadır. Bilim-Felsefe-Din İlişkisi, Küreselleşme ve İslam, Kuran ve Bilim, Din Felsefesi, Bilim Felsefesi, Fizik Felsefesi ve Biyoloji Felsefesi en çok ilgilendiği alanlardır.
Kitaplar:
- Fıtrat Delilleri, (İstanbul Yayınevi, İstanbul, 2017)
- Bir Müslüman Evrimci Olabilir Mi? (Destek Yayınları, İstanbul, 2017)
- Kuran ve Bilimsel Zihnin İnşası, Taslaman C., Doko E. (İstanbul Yayınevi, İstanbul, 2015)
- Allah’ın Varlığının 12 Delili, (İstanbul Yayınevi, İstanbul, 2015)
- Tanrı Parçacığı Felsefi ve Teolojik Değerlendirmeler, (İstanbul Yayınevi, İstanbul, 2015)
- Küreselleşme Sürecinde Türkiye’de İslam, (İstanbul Yayınevi, 2011)
- Evren’den Allah’a: Modern Bilimin ve Felsefenin Verileriyle Tasarım Delilinin Savunulması, (Etkileşim Yayınları, 2012)
Caner Taslaman’ın Geleceğin Akademisyenlerini Arıyoruz Projesindeki Programları:
- 2023-2024 eğitim yılı; “Modern Akımlar Karşısında İslam İnancı”
- 2024-2025 eğitim yılı “Dini Meselelere Felsefi Yaklaşım”
Anadolu İlahiyat Akademisi
Geleceğin Akademisyenlerini Arıyor Projesi
2023-2024 Eğitim Yılı
Lisans 2. Sınıflar
Ders Raporu
İnanç Esasları ve İbadetler Grubu
Tarih: | 28 Aralık 2023, 13.00 |
Ders: | Modern Akımlar Karşısında İslam İnancı |
Hoca: | Prof. Dr. Caner Taslaman |
İşleniş: | Yüz Yüze: 4, Online: 8 |
Özet: | Hocamız konuşmalarına başlamadan önce moderatörümüz tarafından kısaca takdim edildi. Caner Taslaman, dersi modern akımların içerisinde geniş bir yer alan ateizm inancı üzerinden ilerletti. Ateizm ile teizmi; evrim, köken ve biyoloji tartışmaları üzerinden mukayeseli olarak ele aldı. Bir başka günümüz tartışma konusu olan Evrim Teorisi üzerinde sıkça durdu. Son olarak küreselleşmenin ve her şeye erişilebilir olmanın sonucu olarak hem inancımızı temellendirmek zorunda oluşumuza hem karşıt görüşlerle hesaplaşma ihtiyacımızın artması ilintisine dikkat çekti. Öğrencilerimiz dersten oldukça memnun kaldı. – Günümüz ateizm, modern akımlar arasında geniş bir yer alır. – Ateizmin modern akım olarak karşımızda olmasının ayırt edici unsurlarını şöyle sıralayabiliriz: Modern bilimin verilerini ön plana alır, evrim teorisini ve sorunlarını merkeze koyar. – Sosyolojik olarak da önceki devrin ateistlerine göre daha saldırgan tutumlara sahiptirler – Mutezili alimler olsun ehli sünnet kelamcıları olsun, kendi dönemindeki islam karşıtı tutumlara cevap vermişlerdir. Ama günümüz kelamcıları, modern akımdaki inanç karşıtı tutumlarına zamanın kelam ruhunu baz alarak devam ettirmek yerine, maalesef kelam tarihçiliği yapmışlardır. – Modern bilimi dinin karşıtına konumlandırmak, modern ateizmin savunduğu bir gerçekliktir. Lakin hemen ardından sorulması gereken sorular şudur: İslam’ın karşısına hangi bilimi gerçekten koyabilirler? Yasaları koysalar neyi koyacaklar? Mesela çekim gücü yasasının İslam ile çeliştiğini söylemek asla doğru değildir. Allah’ın evreni sürdürme, evreni yaratma metodu olarak bu yasayı işletmesinin İslam ile çeliştiğini söylemek ne derece akılla bağdaşır? – Bilimin yaptığı, evrendeki yasaları tespit etmektir fakat n e oluyor da evrende bu yasalar vardır ve evrenin farklı köşelerindeki yasaların aynı şekilde işlemesinin sebebi nedir sorularına cevap vermez, çünkü bilimin böyle bir fonksiyonu yoktur. – Din ise evrenin farklı noktalarında geçerli olan yasanın aynı irade tarafından yönetilmesi ile bu yasaların varlığını temellendirerek bize bir anlam oluşturur. Neden kaos değil de düzen var sorusuna anlamlı bir yanıt verir. Din evrendeki yasaların varlığına daha derin bir açıklama sunar. – Aynı şekilde fizik de, evrendeki yasaların varlığına ilişkin tanımlar yapar ama nasıl oluru açıklamaz. – Kur’an bilimsel zihin yapısının oluşmasını oldukça teşvik edici söylemlerde bulunur. Evreni tanımayla, geçmiş kavimleri bilme ile, canlıların yapısını öğrenme ile alakalı oldukça atıfa ve motivasyona sahiptir. – Evreni bilmek, evreni anlamak birçok Kur’an ayetiyle desteklendiği için bazı alimler tarafından ibadet kabul edilmiştir. – Evrenin arkasında iradi bir güç olduğunu bilen biri evrenin de anlaşılabilir olduğu inancını destekler. Bir teist, tesadüfü reddederek, dostça ve planlıca yaratılan bir evreni kabul eder ve böylece yaratılan bir evrende zaten apriori olarak evreni de anlayabileceğimiz bir akılla yaratılmış olduğumuz bilgisi kendiliğinden oluşur – Bilim ve Din, İbn Rüşd’ün dediği gibi aynı kaynaktan çıkan ve aynı yerde birleşen iki kavramdır. – Bir müslümanın bilimle olumlu ilişki kurması desteklenen bir şeydir. – Kökenle, kozmolojiyle ilgili dinin ortaya koyduğu şey şudur: Evrenin bir başlangıcı vardır, yokken ortaya çıkmıştır, bilinçli bir şekilde tasarlanmıştır ve bir sonu vardır. Modern bilimde ise evrenin başlangıcının gösterilemeyeceğini, marksist dönemde evrenin ezeli olduğunu, modern dönemdeki verilerle ise evrendeki birçok galaksinin varlığının keşfiyle ve geriye gidilmesiyle evrenin genişlemesinin ve galaksilerin tek bir noktada birleştiği fikri oluşuyor, böylece Big Bang teorisi gündemimize girmiş oluyor. – Bu teoriye göre evrenin kökeni, zamanın kökeniyle bir tutuluyor. – Biyoloji konusuna gelirsek, modern bilimdeki hücre teorisi, sıradan bir yapıdır. Mikroskobun gelişmesiyle, dna’lar ve mitokondrilerin önemi, daha sonra da hücrelerin çoklu yapısı keşfedildi. Bu verilerde teizmin lehine hiçbir şey yoktu aslında ama ateizmin beklentisi, kompleksliliğin derinine inildikçe basit olduğunu göstermekti. Teizmin beklentisi ise, kompleks gözüken canlının derininine inildikçe aslında daha da makro bir düzenle karşılaşmak ve onu savunmak idi, keza öyle de oldu. – Neo-Ateistlerin atıf yaptığı en fazla teori Evrim teorisidir: En başta en basit canlılar vardı, ve bu basit canlılar değişimle tek hücreli canlıları, o canlılar da yine soyla ve değişimle başka canlıları meydana getirmişti. Bu teorinin, İslam ile çelişkisi var mıdır? Yoktur. – Evrenin evriminde Kur’ an için sorun yoksa canlıların evriminde nasıl sorun olabilir? – Neo-ateistin temel problemi, evrenin varlığı meselesiyle Tanrı’nın varlığı meselesini bir tutmalarıdır. – İstismar edilen konu genelde evrim teorisi ve evrenin yaşı meselesidir. – Küreselleşme ile ve de internetin yaygınlaşmasıyla aslında meseleler de küreselleşiyor. Bunun getirileri, bir inançlının artık hesaplaşmaktan kaçamayacağı yüzleşmeler demektir. Bir genç, dedesinin hayatı boyunca karşılaştığı islam karşıtı söylemlerle, o bir günde karşılaşabilir demektir. Bu sebeple günümüzde, inancın delillendirilmesi ve karşıt fikirlerle hesaplaşılması, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar önemlidir. Bu kadar çok ötekiyle karşılaştığımız bir platformda, ekranlar üzerinden akan kültürün bizi ve düşüncelerimizi ne kadar küreselleştirdiğini konuşmalıyız. – Karizma, para ve hazzın merkezde olduğu bir dönemde yaşıyoruz ve bu sebeple, bu hayatı nasıl yaşamalıyız söyleminin içini bu kavramlar rahatlıkla gerçek kaygılar ve gerçek soruların yerini alabiliyor. Bu kavramlara sahip olmak ayrı bir şey, bu kavramları hayatın merkezine koymayı hedef edinmek ayrı bir şeydir. – Apateizm ise günümüz en yaygın ateizm çeşididir: Kayıtsızlık. Allah’ın varlığı ve yokluğu ile ilgilenmemek, yani modernitenin bize sağladığı başka alternatiflerin maalesef başka bir olumsuz sonucudur. Hocamız ders sonunda kurumumuzda bulunan kitapları araştırma salonumuz için imzaladı. Ders bitiminde ise öğrencilerle sohbete devam edildi. |
Ön Okuma Metni: |
|
Bahsi Geçen Eserler: |
|