Dr. Mehmet Barış ALBAYRAK | Felsefenin Fragman İfade Biçimi

[sablon_gorsel]

 

Anadolu İlahiyat Akademisi

Geleceğin Akademisyenlerini Arıyor Projesi

2024 Yaz Kampı

Lisansüstü Grubu

Ders Raporu

 

Felsefenin İfade Biçimleri

Tarih:19 Temmuz 2024 Cuma, 14.00       
Ders:Felsefenin Fragman İfade Biçimi
Hoca:Dr. Mehmet Barış Albayrak
İşleniş:Yüz yüze 21, Online 60 kişi. 
Özet:Genel çerçeve: İki oturum olarak planlanan ders plana tabi kalınarak iki oturum şeklinde işlendi. Abdullah Yasir Can takdimi ile başlayan ders hocanın anlatımı ve öğrencilerin katkılarıyla devam etti. 

İlk oturumda hocamız konunun genel çerçevesini çizerek aktarmak istediklerini anlattı çoğunlukla kendisi sunumunu gerçekleştirdi. İkinci oturumda öğrencilerin de aktif katılımları ile hocanın açtığı bazı görseller üzerine özellikle Velázquez’in “Nedimeler” isimli tablosu üzerine yorumlamalarda bulunuldu, kitaptan alıntılar okunup fikir alışverişleri gerçekleşti ardından soru cevap kısmına geçildi ve ders belirlenen sürede tamamlandı. Hocamız genel itibariyle dersin içeriğine ve akışına bağlı kaldı. 

Dersin özeti: Fragman ve aforizma arasındaki fark nedir? Neden aforizma demiyoruz da fragman diyoruz? Fragmanları aforizmalardan ayıran nokta, aforizmaların kendi içinde bir bütünlük taşıması, fragmanların ise kendi aralarında diyalog oluşturan çoklu bir yapıya sahip olmasıdır. 

Fragmanın birinci özelliği tamamlanmamış olmasıdır. Doğasında eksiklik vardır bu nedenle romantikler kasıtlı olarak yapıtı eksik kurgularlar. Neden bilerek eksik bırakıyorlar çünkü romantiklere göre gerçekliğe, hakikate kolayca ulaşılamaz bunun dile getirilmesi öyle kolay olmaz bu nedenle gerçekliğe parça parça ulaşılır. Sonlu olan bu hayatta kusursuz güzellikleri temsil edilemeyeceğini bu nedenle kusurlu olanı temsil ettiklerini söyleyerek fragmanların da eksik ve kusurlu olduğunu belirtiler. 

Parçalar burada bütünün daha alt değerinde değil bu şekilde anlaşılmamalı. Bir bütün var başta sonra parçalar meydana geliyor değil her parça aynı zamanda kendi içinde bir amaç taşır dolayısıyla bütün ve parça arasında bir hiyerarşi yoktur. 

Bütün tabi ki parçalardan bir tık fazla bir şey neticede parçalar bütüne hizmet ediyor onu oluşturuyor ama parçaların da kendi içinde amacı vardır.

İkinci özelliği ise bir fragmanın tek bir anlamı olmaz ‘her okur pasif bir okur değil metnin yazarı haline de gelmelidir.’ düşüncesi hakimdir. 

Müşterek sözcüğü romantiklerde çok önemlidir her şeyin ortak yapılması gerektiği düşünülür ne felsefe ne sanat bireysel bir eylem olmamalı bu düşüncelerine en büyük dayanakları ise tek bir zihnin hakikati bazen kavrayamayacağını düşünüyor olmalarıdır ve bu sebeple ortak zihinsel faaliyetin gerekliliğini vurgularlar.  Onlar için farklılıklar, çeşitlilikler üzerinden bir birliğe ulaşma duygusunu, arzusunu temsil ediyor fragman ve dolayısıyla bir tür felsefi ve edebi bir deneydir. 

Mutlak koşulsuz olan kendi varlığı için hiçbir şeye ihtiyacı olmayan her yerde mutlağı arıyoruz ama her yerde koşullu olanlarla karşılaşıyoruz. Kant deneyim anlamında insanın deneyimi sınırlandırılmış biçimdedir diyerek mutlağa giden yolu yasakladı.

Aydınlanmanın o çok pozitivist anlayışlarına karşılar romantikler akılla her şey algılanamaz diyerek insan kavrayışının yetersiz olduğunu ve bunu sanatla tamamlayacaklarını ileri sürmüşlerdir.

Modern insanın parçalanmışlığı, bireyselleşmesi, bütünden kopuşu, bir arayışı ve kayboluşu vardır. Romantikler bunun tekrar tesis edilmesi için çalışacak neden kopuş oluyor sorusunu sorgulayacaktır. 

Romantiklere göre felsefe tek başına yeterli değildir. Felsefenin başlangıcını, temelini kendiniz olarak aldığınız zaman kısır döngüye girilir. Çıkış noktası da dönüp geldiği nokta da kişinin kendisi olur ve gerekçemiz hep kendimiz kalır. Mesela Descartes ‘düşünüyorum öyleyse arım’ diyerek kendini merkeze alıyor çıkış noktası tamamen kendisi ve ulaştığı noktada kendisi oluyor ancak romantiklere göre başlangıç noktasının kişinin kendisinin olması dipsiz bir duruma sebebiyet veriyor. 

Romantikler, felsefenin yanına sanatı eklemeliyiz diyerek bu durumu temellendirmeye çalışmışlardır. İnsanın doğasının da önceden belirlenmiş olmak zorunda olmadığını ve bunun kabul edilmesi gerektiği üzerinde durmuşlardır.

Ulaşmaya çalışmanın çabasının bizzat kendisidir romantikler. İmkansız bir şeyi bilsen bile çabanın önemli olduğunu savunurlar. Sonun içinde sonsuzu görmeye çalışmak ve bunu peşinde koşmaktır onlar için amaç.

Romantikler için sanat bir tür ifade biçimidir dilin ortaya koyamadığı kısmı ortaya koyma çabasıdır. Ve onlar için felsefe, şiir, sanat sokakta olmalıdır.

Kaybolmuş bir bütünlük, melankoli ve yas ile çağrıştırırlar romantikleri; yas ölmüştür ve bitmiştir ve yas süreciyle arınma sağlanır, iyileşme vardır. Melankoli ise sonsuza kadar süren iyileşme isteği olmayan bir süreçtir.

Aydınlanmayla başlayan yas değil melankolidir, bir tür anlam kaybı meselesi vardır. Modern hayatın krizleri görülür. Romantikleri modernitenin ilk eleştirmenleri olarak görürler ki doğrudur.  

Modernite insan aklıyla her şeyi kavramaya çalışmıştır romantikler ise bunun olamayacağını ifade etmişlerdir.

Romantikler modernite eleştirisi, o parçalanmışlığın anlam kaybının eleştirisini yapıyorlar ve doğanın güzelliğinde tekrar etik ve ahlak düzenini kurma çabası barındırıyorlar. 

Romantiklere kadar hep bir sistem vardır sistem her şeyi kavramsal olarak temellendirmek istemiştir romantikler ise sistematik felsefe her zaman yeteriz kalacaktır diyerek şüpheci davranıyorlar. Felsefi kavramsal sistem yetersiz kalacaktır. Görecelilik değil kesinlikle bir mutlak arzusu arayışı var ama sistemsel temellendirme yeterli değil görüşündeler. 

Romantiklerin rasyonel tarafları da var ancak rasyonalite dışında sezgisellikten de hep söz etmişlerdir. 

Son: Dersin sonunda yüz yüze ve online katılımcı arkadaşlar dersin oldukça farklı ve güzel geçtiğini ifade ettiler aynı şekilde sunumu gerçekleştiren hocamız da memnun olduğunu belirterek herkese teşekkür etti ve dersi sonlandırdı.  

Ön Okuma Metni:
  • Mehmet Barış Albayrak / Alman Romantikleri ve Diyalektik Konuşmaları (YouTube)
  • Mehmet Barış Albayrak / Alman Erken Romantizmi’nde Felsefe ve Edebiyat İlişkisi
  • Elizabeth Millán Brusslan / The Palgrave Handbook of German Romantic Philosophy (1-13. Makaleler)
  • Duncan Wu / A companion to Romanticism (44. Makale)
Bahsi Geçen Eserler: 
  • Immanuel Kant, Aydınlanma Nedir 
  • Friedrich Schlegel, Fragmanlar 
  • Friedrich Schlegel, Clara

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top